Küresel güçlerin onayı ile 3 yıl önce Türkiye’nin girdiği Efrîn’de, tüm dünyanın gözleri önünde bir soykırım yaşanıyor.İnsanlar fidye için kaçırılıp katledilirken, kadınlar tecavüze uğruyor. Demografiyası değiştirilen kentin tüm zenginlikleri talan edildi.
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’nin Efrîn kentine yönelik 20 Ocak 2018’de başlattığı işgal saldırıları 3’üncü yılına girdi.
Türkiye’nin müdahalesi öncesi 500 bini aşkın nüfusa sahip olan kent, Rojava devriminin tohumlarının atıldığı yerlerin başında geliyor.
ABD ve Rusya’nın ön açması ile kente yönelik savaş uçakları ve Silahlı İnsansız Hava Araçları ile bombardımana girişilmesiyle başlayan saldırılar tank ve top gibi ağır silahlarla devam etti.
Saldırılara karşılık veren YPG/YPJ ve Demokratik Suriye Güçleri (QSD) ile 58 gün boyunca süren güçlü bir direniş sergiledi.
Rusya’nın hava sahasını Türkiye’ye açması işgal konusundaki uluslararası anlaşmanın düzeyini ortaya koydu.
Savaş devam ederken Kuzey ve Doğu Suirye’nin en güvenli ve istikrarlı bölgesine dönüşen Efrîn, Suriye’nin yeniden şekillenmesinde bir model olarak da görülüyordu.
Türk askerleri ve çeteler tarafından işgal edilen Efrîn’i bu işgalci güçler tarafından coğrafik olarak pay etti.
Kente yönelik işgal saldırıları ve sonrasında 613 sivil katledildi.
498 kişi doğrudan yapılan bombardımanda hayatını kaybederken, 82 kişi ise esir alındıktan sonra işkence ile öldürüldü.
Saldırılarda 303’ü çocuk, 213’ü kadın olmak üzere 730 kişi de yaralandı.
Geçen 3 yılda Efrin’de 7 bini aşkın insan kaçırıldı.
Ailelerinden fidye almak için kaçırılan bu insanlardan yarısından fazlasının akıbeti bilinmiyor.
Kaçırılanlardan bininden fazlası kadın.
Şimdiye değin 75’i katledilen, 69’u tecavüze uğrayan kadınlardan yüzlercesinin akıbeti bilinmiyor.
Bu rakamlar hemen her gün yeniden güncelleniyor.
İşgali sonrası Efrin, bugün demografyası değiştirilmeye çalışılan Kürtlere dair tüm izlerin silinmeye çalışıldığı bir kent haline dönüştürülmek isteniyor.
Kentin Türkiye ve bağlı grupların eline geçmesinden sonra 300 binden fazla Efrînli yurtlarından edildi.
Onların ev ve topraklarına yerine ise İdlib, Hama, Humus, Guta, Lazkiye ve Halep’ten getirilen 400 binden fazla kişi yerleştirildi.
Türkçe, tüm okullarda zorunlu eğitim dili haline getirildi.
Yerleşim yerlerinin isimleri ile birlikte cadde sokak ve meydan isimleri de Türkçeleştirildi.
Efrîn’deki tarihi mekanlar da hedef alındı.
Onlardan biri olan Endarê Tapınağı savaş sırasında bombalanarak yerle bir edildi sonrasında da yağmalandı.
Roma döneminden kalma Nebî Hûrî Kalesi’ndeki tarihi eserler yağmalandı.
Kale daha sonra restorasyon adı altında çetelerin merkezine çevrildi.
Yine bu ikisi gibi UNESCO listesinde yer alan Duderî Mağarası ve Marmaron Tapınağı gibi çok sayıda tarihi mekan ve eser çeteler tarafından yağmalandı.
Bunlarla birlikte şimdiye kadar 314 bin 400 zeytin ağacının kesildiği, 11 bin hektar tarım arazisinin ise yakıldığı yönünde bilgiler söz konusu.
Kalan zeytinlerden yapılan üretimden elde edilen ürünler Türkiye’ye taşındı.