EFRİN – İşgalci Türkiye’nin Efrin’e dönük saldırıları 48’inci gününe girdi. Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD) direnişine takılan, işgalci Türk ordusu ve çeteler (ÖSO), sivil alanlara saldırarak sonuç alma peşinde. Savaş uçaklarının yoğun bir şekilde bombaladığı Cindirês ilçesinde, çok sayıda sivil yaşamını yitirirken, yaşamını yitirenler arasında çocuklar da var.
Her türlü saldırıya rağmen topraklarını terk etmeyen Efrîn halkı ise, tüm dünyanın dikkatini çekmiş durumda. Verilen bu direnişte, tarihe mal olmuş kişiler de yer alıyor.
NURİ DERSİMÎ’Yİ MİSAFİR ETTİ
Bunlardan biri olan Hüseyin Sitto, Dersim katliamından bu yana yıllardır Kürtlere karşı yürütülen katliamların 90 yıllık tanığı bir isim. Yaşadığı Mabeta ilçesi, ağırlıkta Yavuz Sultan Selim döneminden 1938 Dersim katliamına zulme maruz kalmış Alevi Kürtlerin sığındığı bir yer.
Nuri Dersimî’yi bile misafir eden Hüseyin Sitto’ya göre, Kürtlerin topyekün imha edilmeye çalışıldığı Dersim’den bu yana Kürde düşen hep ölüm oldu. Bunun son örneği ise, bugün yaşamını sürdürdüğü Efrin ve Mabeta’nın bugün saldırıların hedefinde olması.
‘ÖLÜRSEM EVİMDE ÖLEYİM’
Efrin’de yanı başında patlayan bombaların gürültüsü altında, hasta yatağında yaşamını sürdüren Sitto’nun sağlık durumu, her geçen gün daha da kötüye doğru gidiyor. Buna rağmen yakınlarından tek isteği, “Ölürsem de evimde öleyim” diyerek, kendisini Mabeta’ya gerşi götürmeleri.
Zorlansa da hasta yatağında sorularımıza yanıt veren Sitto, sürdürülen saldırılar sonucu yaşamını yitiren kadın ve çocuklar ile katliam tarihini yeniden hatırladığını ifade etti.
Sitto, Nuri Dersimî’nin geldiği o dönemi şöyle anlattı: “O zaman Dersim’de büyük bir katliam yaşanmıştı. O ve birkaç arkadaşı buraya geldiler. Hassa taraflarından buraya geçtiler. Burada Qocê dediğimiz bir aile vardı, oraya geldi. O dönemlerde bölgede Fransızlar da vardı. Qocê ailesi, ‘Eğer Fransızlar buradan çekilirse Türkler seni bulacak, biz seni koruyamayız’ dediler. Bunun üzerine Nuri Dersimî, Mabeta’ya geldi. Daha sonra Cizire bölgesine de gidip geldi.”
NURİ DERSİMİ İLE EŞİ FERİDE YAN YANA DEFNEDİLDİ
Sitto, “doktor” unvanını orada aldığını belirttiği Dersîmi’nin Halep ve Şam ile ilişkiler geliştirdiğini de anlattı.
Sitto, “Şam’da Nazım Kutsi diye bir doktor vardı. O alanda onlarla birlikte çalıştılar bir dönem. Sonra Dersimî burada yaşamaya başladı. Herkes onu tanımaya başladı. Ölmeden önce ‘Beni Kürdistan topraklarına gömün’ diyordu. Öldükten sonra onu Halep yolu üzerinde bulunan Henan Mezarlığı’na defnettik. Eşi Feride de yıllar sonra yaşamını yitirdi, Onun mezarını da Nuri Dersimi’nin yanına götürdük. İkisi yan yana yatıyorlar şimdi” dedi.
O SÖZÜNÜ HİÇ UNUTMADI
Dersimî’nin sohbetlerinde sıklıkla Dersim ve o dönemin katliamlarını anlattığını aktaran Sitto, şunları söyledi: “38 Tertelesi ve diğerlerini hep anlatır dururdu. Bu sözü var hiç unutmuyorum. Eşi Feride’ye sürekli ‘Şêr şêr e, çi jin e çi mêr e (Aslan aslandır ha kadındır ha erkektir)’ diyordu. Ben de en kalıcı olanı bu oldu. Bazen gidip mezarlığa ziyaret ederdim onu. Şimdi yaşlandığım için gidemiyorum. Yataktan kalkamıyorum. O ile Feride hanımı orada ziyaret etmek isterdim. Türk devletinin zulmünden kaçıp gelmişti buraya, ülke hasreti ile yaşamını yitirdi gitti.”
‘EFRÎN KİME NE YAPTI?’
O günlerden bu güne maruz kaldıkları düşmanlığın hiç bitmediğini söyleyen Sitto, bu düşmanlığın bugün Efrîn’e ulaştığını kaydetti.
“Efrîn kime ne yaptı?” diye soran Sitto, “Efrîn, bölgede bir çiçekti. Onca kızıl kıyamet içinde savaş görmemişti. İnsanları barındırıyordu. Türkler ne için Efrîn’i vuruyor, biliyoruz. Gece gündüz bombalıyorlar. Bombalama sesleri altında acaba ne oldu diye uyuyamıyoruz” dedi.
Kaynak : M.A